21 Nisan 2016 Perşembe

30. YAŞ ŞEYSİ


30 yaşıma geldiğim zaman herşey çok güzel olacak diye düşünürdüm. Hem çok güzel olacağım hem de çok zengin olacağım sanırdım. Bunun için de çok çaba harcadım (zenginlik konusunda, 30'umda güzel olacağım diye estetik filan yaptırtmadım, all original :p) Küçükken annem 'Olmaz Bahar, senin zamanın değil.' dediği zaman 'Anne benim zamanım ne zaman gelecek?' diye sorarmışım. İşte o benim için 30 yaştı küçükken. Valla geldi çattı! 30'a 9 kaldı!

Haa ne oldu 30'a 9 kala? Ben hiç bişi olamadım -it's for sure-, çok zengin de olamadım -okul bitti hesabım hep eksiye gitti, okulda daha çok para kazanırdım- , çok güzel de olmadım (dur hakkımı yemeyeyim giderim var yine az çok :p) Sürüyle saçmalık geldi başıma. Aşık oldum. Kimisi kötü bitti, kimisi olması gerektiği gibi gitti. Kimi tadında kaldı, kiminin tadı damağımda kaldı, kiminin de artık tadı kalmadı :) Yine de hayatın bana getirdiklerine teşekkür ederim. Çok da güzel arkadaşlar getirdi bana. Bir kere dengesiz ve herkes şahsına münhasır olsa da mikemmel ailemi getirdi! Canım ablamı, uzakta olsa da 'Abiiiii' dediğim zaman yanımda olan abimi. Her türlü dengesizliğine rağmen küçük dünyaları yaratan, narsist, bücür babamı. Bizim için sürekli çabalayan anneciğimi. Sister from another mister olan Adanalı minnak Aylin'imi. Sonradan abim, mentörüm, rol modelim olan Demir'i. Demir diyince ne güzel oldu bebiş, 30'uma 15 kala bana güzel bir umut oldu.

Geçen gün insanların değer kayıplarından bahsediyorduk. İnsanların hiçbir şeye değer vermemesinden... Aşklar değerli değil, nasılsa alternatifi var, arkadaşlıklar değerli değil, nasılsa alternatifi var, yaptığımız işler değerli değil, nasılsa alternatifi var... Sanırım değer kayboldukça artık amaçsızlaşıyoruz ve amaçsızlık sonrasında da mutsuz oluyoruz. Mutsuz olunca da nefret başlıyor, nefret başladığı zaman da saldırmaya başlıyoruz. En sonunda da inancımızı kaybediyoruz. (Dini inançtan bahsetmiyorum tabii ki. Genel inanma durumundan.) Peki neden kendimizi de başkalarını da mutsuz ediyoruz hayatımıza giren minik değerlere tutunacakken? Bu kadar basit mi yani herşey? Herşey bu kadar basitse neden o zaman mutsuzuz? Bu böyle saçma bir döngü. Eskiden ben de böyle bir insandım gerçi. Sürekli agresif ve saldırgan, sürekli mutsuz. Sonra bir an geldi ve biraz da spiritüel işlere dalmanın da etkisiyle dedim 'Ne yapıyorum ben?' . Sonra elimdeki değerlerle mutlu olmaya başladım. Elimdeki değerlere sarılmayı öğrendim, kötünün içinde iyiyi bulmayı. Çok da herşeyi kafaya takmamayı, biraz olsun akışına bırakmayı. Peki nedir benim değerlerim?

- Başta kendim. Ne kadar bir şey olamadım desem de, karşıdan objektif baktığımda yine de çok şey oldum ben. Olamadıklarım da var tabii ki ama en azından denedim, oturduğum yerden ağlamadım, hep çabaladım.
- Belini fıtıktan doğrultamazken, ayağımı sakatladığımda bana bakan ablam.
- Her koşulda yanımda olan canım Aylin'im.
- Taaaa Fransa'dan bana yetişen Mehmet abim ve ailesi.
- En kötü zamanımda evini açan kuzenim.
- Koruyucu meleğim ikinci ablam Güzide'm.
- Hayatımı her zaman güzel bir yöne çeken Demir abim.
- Beni koruyan bütün ruhlar.
- İyi de bitse, kötü de hayatıma giren aşık olduğum bütün adamlar. Valla iyi ki varsınız, çok büyüdüm sayenizde. Her kötü biten bir şey bile bize birşey öğretmek için var. Onun için geçmişi kötü anmamak gerekir diye düşünüyorum.
- Benim için bu kadar değerli olduğunu 'Peki beni intihar etmiş olarak görsen naparsın?' dediğinde bilinç altımdan çıkan cevapla anladığım şahsiyet. İsim yok :)
- Beni akışta ve kaynakta tutan İremim.
- İrili ufaklı arkadaşlarım ve zor zamanlarda yaptıkları yardımlar, söyledikleri güzel sözler.

Ve aklıma gelmeyen başka değerlerim. Tabii ki bu maddelerden daha çok ama bu aralar en değer verdiğim değerlerim diyebilirim.

Hepsine bakınca ve son zamanlardaki 'İşe yaramaz' , 'Hiçbir şeyi becerememiş' , 'Yine tepe taklak olmuş' hissiyatım bir anda yok oldu. Demek ki bunları becermişim ve değer yargılarımı oluşturmuşum, diye düşündüm. Normalde böyle yazılar yazan biri değilim ama biraz 30 yaşın çocukluktan gelen önemiyle, biraz da sevdiğim insanlara teşekkür amaçlı yazmak istedim. Hepinizi çok seviyorum ooollluuuummmmm, iyi ki varsınız! İyi ki varım! Her sene 1 Mayıs'ta doğmanın da etkisiyle bir ay önceden kutlamaya başlarım doğumgünümü. (Yollar kapanır kimse doğum günümde gelemez diye uzuuuunnn sürer benim kutlamalarım.) Bu sene değişiklik yapma kararı aldım ve plan yapmıyorum ama fikirlere açığım. Kontrol etme, mükemmeli arama huyumdan biraz olsun vazgeçmem lazım bu yeni yaşımda. Onun için,



khdaksjdhkjashdkAhsahhahahahaha :)))

Hep böyle 'İnancını yitirme' , 'Güç senin içinde' tarzındaki 'Inspirational' laflara gıcık olurum ama yine de yazacağım sanırım. Herşey saçma olsa da güzel, komik olsa da trajik, mutsuz olsa da mutlu, kötü olsa da iyi. Belki yine zamanım gelmemiştir ama bir gün gelir nasılsa, yine de 'Bu an ilk defa oluyor.', ilk olan bir şey de güzel ve özeldir. Neyse yazı yazma kabiliyeti olmayan bir insan olarak gevelemeye başladım. Tekrar söylüyorum. Hepiniz benim için çok değerlisiniz ve sizi çok seviyorum!! MİOOOUUUUUUUU KALP KALP ÖPÜCÜKLÜ GÜLÜCÜÜÜKKKKKKK :)