Not: Bu yazıyı ilk aşkım Tarık Akan’dan yola çıkarak yaklaşık bir ay önce yazmıştım.
Toparlayamadığım ve bazı yerleri devrik olduğu için bir türlü paylaşmamıştım.
Sabah Tarık Akan’ın öldüğünü öğrendim ve bu haliyle toparlamadan paylaşmak
istedim. Işıklar içinde uyu Tarık Akan, Türkiye’nin en yakışıklı, ikonik adamıydın :) Seni izlemek, filmlerinle hayaller kurmak
güzeldi (kapalı –e, senin söylediğin gibi)
‘’Bir Yeşilçam çocuğu olarak benim için aşkın temsilcisi, uzun boyu, yeşil gözleri,
serseri tavrı, önce mesafeli ve umursamaz sonra da dünyanın en büyük aşığı olan
Tarık Akan’dı. Bir gün karşıma bir Tarık Akan çıktı. Uzun boylu, masmavi gözlü
(orijinal Tarık Akan yeşil gözlü ama metafor işte), cool, serseri, uzak bir o
kadar da samimi tavırlı... Bir anda kendimi ‘Yalancı Yarim’ filminde buldum,
kafamda ‘Yalandan da olsa güzel (kapalı e) bir geceydi.’ çınlandı. Arkası
dönüktü önce, sonra ayak seslerimi duydu, geri döndü ve gülümsedi. ‘Hello’
dedim (Yabancı olduğu her halinden belliydi), elimi uzattım, ben de O’na
gülümsedim ‘Hello, my name is Julien Janvier.’ dedi. ‘My name is Bahar.’ Dedim.
O sırada ormanda koştum, o geldi elimi tuttu birlikte koştuk falan, içimden
dedim ki ‘Bu O!’ çok tanıdık bir his
yarattı, daha sırtından anlamıştım O’nun ‘O’ olduğunu. Gerçekler hızlı bir
şekilde sisleri dağıttı, mekan bu zamana geldi, film yok oldu. Telefonum çaldı,
işe dönmem gerekti. Hoşçakallaştık ve işimin başına geri döndüm. Gel zaman git
zaman, Tarık Akan’ı tekrar gördüm. Yine o uzun boyu, masmavi gözleri, dik
duruşu.. Çarpıldım tabii, zaten ilk anda da çarpılmıştım da gerçeklerin yanında
çarpılmamış gibi yaptım sanırım. O’ndan sonra da hayat hiçbir zaman eskisi gibi
olmadı.’’
Oha Bahar! Peki Tarık Akan’ın bu hikayeden haberi var mı? Dedi arkadaşım,
aşk üzerine konuşuyorduk. ‘Hayır yok.’ Dedim. ‘Bana birisi aşkı böyle
tanımlasaydı, kesinlikle bırakmazdım, neden anlatmadın?’ dedi. Evet belki.. Ama
aşk öyle bir şey değil ki, anlatmalık yani.. Bir yerde okumuştum, ruhlar re-enkarne olurken
ve ölürken ikiye bölünürlermiş ve ruh parçaları birbirlerini bulmak için
uğraşırlarmış. Ben onlardan bir tanesini bulduğum için şanslıyım (Diğerlerini
de buldum gerçi). O’nun varlığı beni mutlu etmeye yetiyor. O’nu izlemek,
İstanbul’dan gittiğini hissetmek; geri döndüğünü bilmek, gittiğinde kendimi
eksik hissetmek, geri geldiğinde tamamlanmış olmak. Sırtı ağrıdığında; sırtımın
ağrıması, her şeyden öte bana ayna olması ve bilmese de beni bütün tutması.. Derken
bir gün yine denk geldik. Genelde de denk geliriz zaten, haberleşip
görüşmüşlüğümüz yoktur. Birlikte kısa vakit geçirdik. Bir cümlesiyle yine beni
kendisine aşık etti eşşek ‘Şu anda o kadar mutluyum ki, ölsem umurumda değil..’
Güldüm, hatta sonunu ben getirdim, ben bu cümleyi hep söylerim. O cümlesiyle
Tarık Akan’dan sonra benim için ikinci bir aşk ikonu olmuştu. Çocuksu ve naif..
Evet aşk.. Koşulsuz, sonsuz sevgi.. Kesinlikle kıskanmak ve kıskanılmak değil bence. Küçük bir an, bir cümle, sana
benzeyen biri, ruhunun diğer parçası. Diğer parçanı bulmak çok da üstüne bir
şey aramamak, olduğu anda mutlu olmak ve sonsuz zamanın içinde birkaç saat
sınırla, birlikte vakit geçirmeye saygı duymak ve sonuna kadar tadını çıkarmak,
varlığını DNA’nda hissetmek.. Şimdilerde bakıyorum, arkadaşlarımla konuşuyorum,
gözlem yapıyorum. Birini sevmenin ve ona aşık olmanın tek ölçütü KISKANMAK!
Pardon? Kıskanmak bir kere negatif bir his, negatif bir kelime. ‘Sevgi.’
dediğin bir cümlenin içinde negatif bir şey varsa o ‘sevgi’ midir gerçekten?
Yoo sanmıyorum. Biraz obsesyon olabilir, biraz alışkanlık, biraz minnet
duygusu, biraz yılların getirdiği alışkanlık, biraz ‘Yasak Elma’ hissi olabilir
ama sevgi olamaz.. Hele ki çocuklara atılan ‘Çocuğum var, sorumluluklarım var.’
Yükü hiç(!) olamaz!
Umarım herkes benim gibi şanslı olup ruhunun parçasını/parçalarını bulabilir
ve bunun farkında olur ve aşka bakış açısı değişir. Öteki türlü ilişkiler biraz
yavan ve boşlukta. Gereksiz döngüler içinde bulunmaktan, kendini ve
karşındakini kandırmaktan ibaret, başka da bir şey değil. Çünkü zaten senin
parçan değil..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder